Trump’la Netanyahu ‘pek sevişiyorlar.’
Bu tabir Batı Anadolu’da insanların birbirinden hazzettiğini anlatmak için kullanılır. Cinsel ilişki anlamına değil.
Bazı tabirlerin birkaç anlama birden gelmesi dillerin güzelliğindendir.
Netenyahu’nun Gazze’ye saldırırken, Gazze’yi yerle bir ederken bir planı vardı mutlaka.
Gazze’yi tahliye etmek, olabilirse Sina’da Filistinlilerin yerleşebileceği bir bölgeyi Mısır’dan koparabilmek aklından geçiyordu.
Nereden biliyorsun, adamın kafasının içini mi okudun?
Bilmiyorum.
Ama İsrail saldırılarının başladığı günlerde konuşulan seçeneklerden biri buydu. Gazze’yi tahliye eder ve sonunda işgal eder.
Bunu döğüşe çekişe başarabilirdi Netanyahu. Girer, çekilir, bir daha girer, bir daha çekilir, sonra bir kısmına yerleşir, sonra bir kısmına daha, ara sıra direnişle karşılaşır, ara sıra dünyadaki iyi insanlar öfkelenir, yürüyüş yapar… Derken bir gün, nasıl Kudüs’ü, Batı Şeria’yı işgal ettiyse Gazze’yi de topraklarına dahil eder.
Trump inşaatçı, tacir. Damadının da katkılarıyla bir hayal kurdu.
Gazze bir sahil şeridi. Deniz sıcak. Oteller, rezidanslar, plajlar, yaz mevsimi de uzun sürüyor, Gazzeliler meşakkate alışık, sürelim onları Necef çölüne, Sina’ya, Arap Yarımadasına. Rezidansları, malikanelere satalım, para kazanalım.
Rahmetli dedem derdi ki… “Ayıya bal sever misin demişler, gülesim geliyor demiş.”
Trump bu hayalini açıklayınca Netanyahu’nun ağzı kulaklarına vardı.
Trump ilk olarak Ürdün’ün ve Mısır’ın daha fazla Filistinliyi topraklarına kabul etmelerini istedi.
Mısır bundan memnun olmadı. Buna rağmen Sisi herkesin işiteceği bir itirazda bulunamadı. Kral Abdullah biraz mırın kırın etti ama bu mırın kırınların hiçbiri açık bir itiraz değildi.
Ama gönülsüz oldukları belli. Arap Birliği toplanacak. Toplu halde, gürültüye getirerek itiraz edecekler.
Arap Birliği, İslam İş Birliği teşkilatı. Başka ne birliği varsa. Türk birliği de dahil veya D8…
Netanyahu hepinizin boyunun ölçüsünü aldı.
Boşuna rüzgâr yapmayın. “Yapılamaz, edilemez, müsaade etmeyiz” falan filan. Gazze hallaç pamuğu gibi atılırken ne yapabildiniz de şimdi ne yapacaksınız?
Tek bir güç var, direnebilecek, direnebileceğini dosta da düşmana da ispatlayan.
HAMAS. Ve Filistinliler.
Geri kalan konuşmaların, dayılanmaların hepsi laf.
Filistinlilerin acılarını ne yapacaklar Gazze’yi tahliye edince?
Çocukların, annelerin, babaların, oğulların, kızların korkunç bir ateşin altında katledilmelerini?
Muhtemelen Akdeniz’e süpürürler.
Akdeniz acılaşır.
Akdeniz acımaya başlar.
Deniz cansız, neresi acıyacak?
Hiçbir şey cansız değil, bizim bilemediğimiz, ölçemediğimiz ne acılar var.
Kumda yatan yerli ve ecnebi turistler o acıyı, Akdeniz’in acımasını anlamazlar. Manda gibi yatar yatar giderler.
Bugün Al-Jazeera’de okudum.
Çok yakında, 7 Şubat’ta Batı Şeria’da İsrail askerleri 10 yaşındaki Saddam Receb’i Tulkerim’deki evinin önünde vurmuş, öldürmüş.
Saddam, yere düşmüş, karnını tutmuş, cenin pozisyonunda kıvrılmış, yolda ambulans bir kontrol noktasında saatlerce bekletilmiş. Bir İsrail askeri Saddam’ın babasına “Oğlunu ben vurdum, inşallah ölecek” diyerek alay etmiş.
İsrail’in öldürdüğü çocuklar nadiren batı medyasında seslendiriliyor.
Geçen yıl 29 Ocak’ta Gazze’de öldürülen Hind Receb onlardan biri.
Hind, teyzesi, amcası ve kuzenleriyle birlikte bir arabayla Gazze’den çıkmaya çalışırken İsrail askerleri ateş açmış. Arabadakiler öldürülmüş, Hind sağ kalmış.
Filistin Kızılayı ile iletişime geçmiş.
Bu konuşmanın kayıtları bütün dünyada yayımlandı. Onu kurtarmak için gönderilen ambulans bir daha geri dönmedi. İsrail askerleri ambulansa ateş açtılar ve içindekileri öldürdüler. Hind dahil.
Dünya medyası, çocuklar öldürüldüğünde İsrail çocuk öldürdü demiyor.
Çocukları ‘çocukluk’ sıfatından tecrit ediyorlar.
Mesela CNN Columbia Üniversitesi’ndeki bir binaya Hind’in adının verilmesini haber yaparken şöyle bir dil kullanıyor.
“Gazze’de öldürülen bir ‘kadın’a atfen binaya “Hind” adı verildi.”
Sky News Ocak 2024’te bir haberde şöyle diyor:
“Başıboş bir kurşun öndeki minibüse girdi ve üç veya dört yaşındaki genç bir hanımı öldürdü.
Kim bu “Genç Hanım?”
Batı Şeria’da ailesiyle bir minibüste otururken İsrail askerleri tarafından sırtından vurulan Rukiye Ahmed Odeh.
Gazze’de, her biri en az Saddam kadar, Hind kadar, Rukiye kadar acı, kahredici öyküleri olan 17 binden fazla çocuk öldürüldü.
O acıların üzerine apartman dikmekten daha çirkin ne olabilir?