"Şu anda müzakere, anlaşma ve barış sürecinin finalindeyiz"

Ama şu anda herkes geçmişten ders almış olarak süreci dikkatli bir şekilde yürütmeye çalışıyor. Taraflar olayı çok sakince ve gizlice götürüyorlar diyebilirim. Her ne kadar DEM heyeti parti liderleriyle, siyasi partilerle görüşüyor ise de.

DEM Parti İmralı heyetinin İmralı Adası'nda tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra 2 Ocak'ta Meclis'te siyasi partilerle başlattığı görüşme trafiği, 11-12 Ocak'ta cezaevinde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ziyaretiyle sona erdi.

Heyetin ya da DEM Parti Eş Başkanlarının süreçle ilgili Kürdistani partilerle ve diğer toplumsal kesimlerle de görüşmesi bekleniyor.

DEM heyetinin önümüzdeki günlerde Ankara'da bir basın açıklamasıyla sürece dair kamuoyunu bilgilendirmesi bekleniyor. Basın açıklamasından sonra heyetin kısa süre içerisinde ikinci kez İmralı Adası'na giderek Öcalan'la görüşmesi de planlanıyor.

İki dönem AK Parti Diyarbakır milletvekilliği yaptığı dönemde Erdoğan'ın Kürt meselesindeki danışmanı olan ve önceki çözüm sürecinin en önemli AK Partili Kürt aktörlerinden olan, AK Parti'nin kurucularından Mehmet İhsan Arslan, Rûdaw'dan Ömer Sönmez'in sorularını yanıtladı.

Türkiye'deki sürecin, Rojava'yı dolaylı olarak olumlu etkileyeceğini kaydeden Arslan, "Ben orta vadede Rojava'daki gelişmeleri, Suriye'deki gelişmeleri bizim içerideki sorunumuz diye adlandırdığımız meseleden ayrı görmüyorum. Bir de yakından ilişkilidir. Türkiye'de sağlanacak bir barış süreci kesinlikle Türkiye'nin Suriye'deki politikasını da etkileyecektir. Bu bakımdan ben hem Suriye'de alınmış kararlar olacağına inanıyorum hem de Türkiye'de inşallah güzel bazı sonuçların da etkileyeceği kanaatindeyim" dedi.

Arslan, Rojava Özerk Yönetimi ile Türkiye'nin ilişki kurması gerektiğini dile getirerek "Ben Türkiye'nin Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşlarına kucak açtığı gibi, Kürtlerin yurt dışında yaşayan akrabalarına da kucak açması gerektiği kanaatindeyim. Yani Suriye'deki Kürt varlığının da Türkiye'nin himayesinde olması, Türkiye ile ilişki içinde olması temennisindeyim. Ve böyle de tahmin yapıyorum" ifadelerini kullandı. 

Kürt sorununun çözümüne yönelik adımlara dair değerlendirme yapan Arslan, "Verilen bir karar var ve bu ilmek ilmek örülüyor. Konuşulmamış, düşünülmemiş bir şey yok. Bu süreçte çok kısa bir sürede, yani ben şubat ayı içinde ciddi bir mesafe alınacağını ve somut adımlar atılacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.

AK Parti'nin kurucularından Arslan'ın Rûdaw muhabiri Ömer Sönmez'e verdiği yanıtlar şöyle:

"Şu anki süreç ve işleyiş bana ümit veriyor"

Ömer Sönmez: Siz geçmiş çözüm sürecinde çok önemli aktörlerden biriydiniz. AK Partili Kürt aktörler içinde özgül bir ağırlığınız var. Kürt meselesinin çözümü için onlarca yıldır çalışıyorsunuz, açıklamalarınız var, yaptığınız ciddi çalışmalar var. Kürt meselesi çözülmeden Türkiye'de siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanmayacağını söylemiştiniz. Yeni süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Erdoğan "Terörsüz Türkiye" diyor. Kürt tarafı ise "Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik" süreci olarak değerlendiriyor. Şimdiki süreci siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

İhsan Arslan: Kim ne ad verirse versin, şu anki süreç ve işleyiş bana ümit veriyor. Bugüne kadar hiç olmadığı kadar ümit veriyor.

"İki taraf da çatışarak bir sonuca varılamayacağı kanaatine vardı"

Ömer Sönmez: Neden ümitlisiniz peki? Yani somut olarak bir bilginiz mi var yoksa beklentileriniz mi bu yönde?

İhsan Arslan: Önce kendi tahminimi söyleyeyim, bir değerlendirme yapmış olayım. İki taraf da çatışarak, şiddet uygulayarak bir sonuca varılamayacağı kanaatine vardı. Tabiri caizse iki taraf da yoruldu. Bu bakımdan buna bir dur demenin ülkeye ve topluma çok yararı olacağı kanaatine varıldı. Çünkü toplumun istikrara, barışa ve kardeşliğe ihtiyacı var. Bu bakımdan iyi niyetle ülkenin yararına atılmış bir adım olarak görüyorum. Benim tahminim de iyi sonuç alınacağı yönünde.

Ömer Sönmez: Peki bu süreçte iktidar kanadı ile bir görüşme gerçekleştirdiniz mi, süreçle ilgili görüşleriniz alınıp istişare edildi mi sizinle?

İhsan Arslan: Bu konu çok dar bir kadro tarafından yürütülüyor. Çok az sayıda insanla yürütülüyor. Hem devlet tarafından hem DEM Parti tarafından da öyle. DEM Parti baştan bir taraf değil tabi. Aracı pozisyonda. Ama ciddi istişarelerden sonra bu noktaya gelindiğini düşünüyorum. Biraz dediğim gibi iç dengelerimiz ve bugüne kadar yaşadıklarımız etkili oldu. Biraz da dış siyasetteki gelişmeler.

"Türkiye'deki barış süreci Türkiye'nin Suriye politikasını da etkileyecektir"

Ömer Sönmez: Evet ben de bu konuya gelecektim. Bu sürecin başlama nedenleri arasında Orta Doğu'daki gelişmeler, Suriye ve özellikle Rojava meselesinin etkilediği söyleniyor. Sizin değerlendirmeniz de mi bu yönde?

İhsan Arslan: Kesinlikle. Kesinlikle ben orta vadede Rojava'daki gelişmeleri, Suriye'deki gelişmeleri bizim içerideki sorunumuz diye adlandırdığımız meseleden ayrı görmüyorum. Bir de yakından ilişkilidir. Türkiye'de sağlanacak bir barış süreci kesinlikle Türkiye'nin Suriye'deki politikasını da etkileyecektir. Bu bakımdan ben hem Suriye'de alınmış kararlar olacağına inanıyorum hem de Türkiye'de inşallah güzel bazı sonuçların da etkileyeceği kanaatindeyim.

Ömer Sönmez: Peki sizin kanaatinize göre Türkiye bu sürecin sonunda Rojava'yı kabul eder mi? Rojava'yla görüşmeler başlayabilir mi? Geçmişte biliyorsunuz PYD lideri Salih Müslim Ankara'ya gelmişti, resmi görüşmeler yapmıştı.

İhsan Arslan: Yani Suriye'deki gelişmeleri şimdiden tahmin etmek biraz zor. Çünkü çok bilinmeyenli bir denklem, çok taraflı bir uluslararası sorundur. İşin içinde Amerika'nın, İsrail'in, bir miktar Rusya'nın ve ağırlıklı olarak da Türkiye'nin müdahalesi var. Gelişmeler bu dediğim tarafların ve tabi Suriye'de şu anda var olan bir silahlı gücün, hükümeti devralmış bir gücün de varlığını hesaba katmak lazım. Bunların toplamından nasıl sonuçlar çıkacağını şimdiden tahmin etmek biraz zor.

"Türkiye, Suriye Kürtleriyle ittifak kurmalı"

Ömer Sönmez: Peki siz bir Kürt siyasetçi olarak nasıl olması gerektiğine inanıyorsunuz? Türkiye geçmişte Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimine de karşıydı ama şu an çok iyi ilişkilere sahip. Sizce Ankara Rojava ile de böyle iyi ilişkiler geliştirilebilir mi?

İhsan Arslan: Ben Türkiye'nin Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşlarına kucak açtığı gibi, Kürtlerin yurt dışında yaşayan akrabalarına da kucak açması gerektiği kanaatindeyim. Yani Suriye'deki Kürt varlığının da Türkiye'nin himayesinde olması, Türkiye ile ilişki içinde olması temennisindeyim. Ve böyle de tahmin yapıyorum.

Çünkü Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimle zaman zaman olumsuz ilişkilere şahit olduysak da genel olarak Türkiye'nin Kürdistan Yönetimi ile ilişkileri çok iyidir ve iki tarafın da hayrınadır. Suriye'de de böyle bir ittifakın, iş birliğinin -adına ne derseniz deyin- Türkiye'nin de yararına olacağını, Suriye'de yaşayan insanların da yararına olacağını düşünüyorum. Yeter ki kan akıtılmasın, çözüm olarak şiddete başvurulmasın. İnşallah müzakerelerle, görüşmelerle, diyaloglarla taraflar için iyi sonuçlar elde edileceği bir siyasi süreç yaşarız. Birlikte izleyeceğiz.

“Herkes geçmişten ders almış olarak süreci dikkatli bir şekilde yürütmeye çalışıyor.”

Ömer Sönmez: Türkiye’nin 2013'te başlayan ve 2015'te biten bir çözüm süreci tecrübesi var. Taraflar yaptıkları açıklamalarda çok temkinli yaklaşıyor. Siz eski ve yeni süreci nasıl değerlendiriyorsunuz, bu anlamda 10 yıl öncesini ve 10 yıl sonrasını nasıl mukayese edersiniz?

İhsan Arslan: Farkındaysanız çok temkinli ve dikkatli konuşuyorum. Kelime seçiyorum. Kimseyi temsil ettiğim yok. Kendi kişisel kanaatimi size aktarıyorum.

Bu sürece zarar vermemek adına herkesin çok dikkatli olması gerekiyor. Bence bir öncekinden belirgin farkı da bu. Herkes dikkatli konuşuyor, dikkatli davranıyor ve sürece zarar vermekten kaçınıyor.

Daha önce uzun sürmüştü. Toplumun çok çeşitli kesimleriyle paylaşılmıştı. Kamuoyunun desteği alınmaya çalışılıyordu. Sonra çeşitli nedenlerle süreç akamete uğradı ve bugüne gelindik. Doğrusu gün geçtikçe sorunun çözümü zorlaşıyor. Taraflar artıyor. Yani mesela o günlerde Amerika bu kadar belirleyici değildi. Ama şimdi bakıyoruz Suriye ile bağlantısından dolayı Amerika önemli bir rol almış oluyor, etkileyici, belirleyici bir pozisyona geldi.

Ama şu anda herkes geçmişten ders almış olarak süreci dikkatli bir şekilde yürütmeye çalışıyor. Taraflar olayı çok sakince ve gizlice götürüyorlar diyebilirim. Her ne kadar DEM heyeti parti liderleriyle, siyasi partilerle görüşüyor ise de. Ben o platformlarda da her şeyin açık seçik konuşulduğu kanıtında değilim. Ben o sorunlarda da her şeyin açık seçik konuşulduğu kanaatinde değilim. Ama nezaketen süreci paylaşmada, ileride iş birliği için bazı mutabakatlar ve onaylamalar için gereklidir bu durumlar. Dolayısıyla bu yol tercih edildi ve ben destekliyorum, katılıyorum. İyi olur inşallah yani.

“Hükümet son noktada ciddi, cesur ve radikal bir karar aldı”

Ömer Sönmez: Peki herhangi bir dış destek söz konusu mu? Herhangi bir dış ülkenin özellikle Amerika İngiltere’nin adı konuşuluyor. Bunların bu süreçte bir rolü var mıdır sizce?

İhsan Arslan: Bence her zaman bu ülkelerin az veya çok rolü olmuştur. Ülkeler sadece kendi toplumlarını, ülke yöneticileri yönetmiyorlar. Dış ülkelerin, ticari ilişkide bulundukları ülkelerin siyasi ilişkileriyle de yakından ilgilenirler. Oradaki gelişmeler kendi ülkelerini de ilgilendirir, etkiler yani.

Şimdi Kürt meselesi sadece Türkiye'de çözülmekle de kalmıyor. Suriye'deki gelişmeler içerideki sorunu çözme çabalarımızı olumlu veya olumsuz etkileyecektir. İşte o noktada Amerika devreye giriyor.

Örgütlerin içinde başka ülkelerin istihbarat unsurları söz konusudur. Bu da doğaldır. Bunların da etkisi olabiliyor. Yani bu Orta Doğu üzerinde hesabı olan güçlerin bu gidişatı ve onu etkileme niyet ve çabaları olacaktır. Bence hükümet son noktada ciddi, cesur ve radikal bir karar aldı. Biz bu sorunu çözmeliyiz. Kendi iç istikrarımız için. Kendi geleceğimiz için ve bölge siyasetimizde daha rahat olabilmemiz için bu kararı aldılar ve uygulamaya koyuyorlar. Ben kısa zamanda her şey çok iyi olacak demek istemiyorum tabii.

Tarafların talepleri uzun yıllardır birbirinden çok çok uzaktı. Ama dediğim gibi mecburiyetler tarafları masaya oturmaya zorladı. Her savaşın sonunda bir süreç masası vardır. Müzakere, yüzleşme, anlaşma ve barış yapan süreçler vardır. Şu anda öyle bir finaldeyiz.

“Uzlaşmak için bilinçli bazı tavizler vermek gerekiyor”

Ömer Sönmez: İhsan Bey siz 10 yıl önce Al Jazeera Türkçe'ye bir röportaj vermiştiniz ve orada çokça tartışılan bir söz söylemiştiniz. ‘Türkiye Kürtlere yüz yıl borçlu’ demiştiniz. Sizce Türkiye, Kürtlere yüz yıllık borcunu ödemeye hazır mı?

İhsan Arslan: Bu konuyla ilgili Sayın Devlet Bahçeli güzel şeyler söyledi. Cumhuriyet'i beraber kurduk dedi, biz kardeşiz dedi. Bu Cumhuriyet'i beraber kurmuş olma anlayışına gelmek önemli. Birlikte bu ülkeyi kurmayı kabul etmek demek bence önemli bir öz eleştiridir, bir itiraftır. Ben bunu çok doğru buldum.

Her borcun tahsiline kalkışırsak hiçbir zaman ödenemeyecek borçlar vardır. Bazı manevi şeylerin de karşılığı hep maddi değildir. Ama karşılıklı affedici olmak, bağışlayıcı olmak ve uzlaşmak için bilinçli bazı tavizler vermek gerekiyor.

“İki tarafın da barış, uzlaşma ve anlaşma amacına uygun davranmaları gerekir”

Ömer Sönmez: Sizce ilk etapta hangi adımlar atılmalı, özellikle de iktidar ve devlet tarafından? Kayyımlar meselesi oldukça tartışılıyor. Malumunuz en son DEM Partili Akdeniz Belediyesi'ne kayyım atandı. Hakkâri Belediyesi'ne kayyım atandığında siz bu uygulamayı demokratik bulmadığınızı ifade etmiştiniz.

İhsan Arslan: Ben bazen böyle siyasi maslahatlardan uzak şahsi görüşlerimi ifade ediyorum. Bu da bana sıkıntı yaratıyor. Şu anda bu tür şeylerden bahsetmek istemiyorum doğrusu. Ama iki tarafın da bu barış, uzlaşma, anlaşma amacına uygun davranmaları beklenir yani. Daha dikkat etmeleri gerekiyor bence.

Hükümet şimdi içerideki kamuoyunu tatmin etmek ve ona güvence vermek adına terörle mücadele etmeye devam ediyor. Zorundadır da zaten. Bu bir siyasettir, bir taktiktir. Ama bence kırıcı söz söylemekten, yaralayıcı beyanlarda bulunmaktan kaçınmak lazım. İki taraf için de bu gerekli. Ama artık detaya takılmamak gerekiyor.

“Çok kısa bir sürede ciddi bir mesafe alınacağını ve somut adımlar atılacağını düşünüyorum”

Ömer Sönmez: Son olarak şunu sormak istiyorum: İmralı heyeti sözcüsü Sırrı Süreyya Önder Mezopotamya Ajansı'na verdiği röportajında, “Öcalan barış konusunda net, devlet de karar verdiğinde süreç başlayacak.” dedi. Siz bu sözleri nasıl değerlendirirsiniz? Sizce devlet daha bir karar vermemiş mi?

İhsan Arslan: Bence ne yapılacağı biliniyor. Verilen bir karar var ve bu ilmek ilmek örülüyor. Konuşulmamış, düşünülmemiş bir şey yok. Bu süreçte çok kısa bir sürede, yani ben şubat ayı içinde ciddi bir mesafe alınacağını ve somut adımlar atılacağını düşünüyorum.

Ömer Sönmez: Bu konuda size gelen bir bilgi mi var yoksa tahmininiz mi bu yönde?

İhsan Arslan: Yani şu anda tahmin olarak söylemiş olayım size ben.

Ömer Sönmez: İhsan Bey çok teşekkür ederiz.

İhsan Arslan: Rica ederim. Umarım hayırlara vesile olur.

Mehmet İhsan Arslan kimdir?

Mehmet İhsan Arslan, 1 Ocak 1948'de Batman’ın Sason ilçesinde doğdu. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde büyüdü. 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. 

Memurluk ve öğretmenlik yaptı. İhracat-ithalat ağırlıklı olmak üzere ticari faaliyetlerde bulundu. MAZLUM-DER'in iki dönem genel başkanlığı görevinde bulundu.

22 ve 23. dönem AK Parti Diyarbakır milletvekili olan Arslan Sağlık, Eğitim ve Dayanışma Vakfı (SEDAV) Mütevelli Heyeti Başkanlığı görevini yürütüyor. İyi düzeyde Arapça ve Farsça biliyor.

Kaynak: Rudaw

RÖPORTAJ Haberleri

Ensarioğlu: Her şey kurgulandığı gibi giderse Newroz öncesi silah bırakma gelebilir
"Sürecin başarılı olacağına dair umutluyum"
“Suriye’deki Kürtlerin hamisi Türkiye olmalı, meseleyi Türkiye içinde çözmek yetmez”
BM: Suriye’nin yeni yönetimi Kürt, Hristiyan ve Alevileri de temsil etmeli
"Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak"