Suriye’de 27 Kasım’da yeniden başlayan iç savaşta, dünden bugüne en önemli gelişme, ABD’nin burada hava bombardımanı yapmasıdır. ABD uçakları Suriye’nin kuzeydoğusunda, özellikle Deyrizor bölgesinde İran destekli milislerin mevzilerini bombaladı. Burada Arap aşiretlerin yaşadığı Salihiyye, Tabiyye, Hatla, Haşam, Marrat, Mazlum ve Huseyniyye köylerine YPG/PKK girdi. Bu satırlar yazılırken YPG ile Esat güçleri arasındaki çarpaşmalar devam ediyordu.
Bütün haberlerde, Deyrizor’un El-Bukemal ilçesi ve Suriye-Irak sınırına yakın bölgelerin, İran’ın stratejik varlığı açısından büyük öneme sahip olduğu belirtiliyor.
Suriye Muhalif Güçler Koalisyonu Başkanı Hadi el-Bahra da dün üç hedef açıkladı: Esat güçlerinin saldırıların durdurulması, İran bağlantılı milisler, ayrılıkçı milisler (PYD’yi kastediyor) ve Esad rejimi tarafından işgal edilen bölgelerin özgürleştirilmesi ve BM kararları çerçevesinde siyasi sürecin başlaması yani anayasa yapımı.
Böylece bölgede İsrail, ABD ve bütün Arap rejimlerinin elbirliğiyle yürüttüğü İran’ın devrimci “Şii Hilal”ini dağıtma stratejisini de bu noktada hatırlamak gerekir.
HTŞ İRAN’A KARŞI
Daha önce İsrail, Suriye’de bir çok İranlı Devrim Muhafazları komutanını nokta atışlarıyla öldürdü. Suudlarla BAE’nin Esat’a “İran’la ilişkini kes, Suriye’ye ekonomik destek yağdıralım” şeklindeki tekliflerini de bu çerçevede görmek lazımdır.
Halep harekâtında, HTŞ’nin İranlı Devrim Muhafızları Komutanı General Pürhaşimi’nin öldürülmesi, İran’ın, Esat hakimiyetindeki Suriye coğrafyasında nasıl örgütlü olduğuna bir örnektir.
HŞT Halep’i kolayca ele geçirmesinde, bu konjonktürü iyi değerlendirdiği anlaşılıyor. HTŞ’nin Talibanlaşmamak kaydıyla, Suriye’de İran etkisini zayıflatması Batı’yı da Arapları da rahatsız etmez. HTŞ bunu dikkate alıyor.
İran destekli Şii milislerin bölgedeki kalesi olan Han Tuman ve El İys mevzileri de
HTŞ’nin eline geçti.
Şimdi ABD uçakları, Suriye’nin öbür ucunda İranlı milislerin mevzilerini bombalıyor ve buralara Arap çoğunluğa rağmen YPG yerleşiyor.
YPG’nin görünürdeki gerekçesi “IŞİD tehlikesinin belirmesi” imiş! Yok böyle bir şey, propagandasını böyle yapıyor.
TEL RIFAT’IN ÖNEMİ
Türkiye için en yüksek ideal, Türkiye’nin güvenliği, esenliği ve kalkınmasıdır. Elbette Suriye sorununa da bu açıdan bakacaktır. “Yüz yıllık parantez kapanıyor, yüz yıllık sınırlar kalkıyor” bakışının ülkenin başına ne problemler açtığı gözler önündedir.
Rusya ve İran’ın kendi sorunları sebebiyle Esat’a eskisi kadar destek veremeyeceği böyle bir ortamda, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun, HTŞ’nin Halep harekatıyla eşzamanlı olarak Tel Rifat’ı kontrol altına alması isabetli olmuştur.
Tel Rıfat, Fırat’ın batısında PYD/YPG’nin en önemli mevzii idi.
Astana Mutabakatları’na göre İdlib Türkiye’nin, Tel Rifat Rusya’nın “gözetim bölgesi” idi. Rusya’nın “gözetiminde” Tel Rıfat’ta YPG, kilometrelerce tüneller kazarak, ana girişlere mayınlar döşeyerek tahkimat yaptığı anlaşılıyor. Bu da Rusya’nın tavrına bir örnektir.
PYD önemli bir direniş göstermeden ya da gösteremeden Tel Rıfat’tan çekildi.
SMO Münbiç’e yönelir mi, bunu zaman gösterir.
Suriye’de çok sayıda güçler ve eller bulunduğu için tablo hızla değişebiliyor.
TÜRKİYE’NİN ELİ GÜÇLENDİ
Suriye coğrafyasında Türkiye’nin eli güçlenmiştir. Bu tartışmasız bir gerçektir. Muhalefet duygusuyla inkar etmek körlük olur. Fakat…
Daha Suriye’deki iç savaşın bu ikinci aşamasının başındayız. Rus savaş uçaklarının Halep’te muhalif mevzileri bombalaması, durumu şimdilik değiştirmemiştir ama ihtiyatlı olmayı gerektirir, sürecin seyrini görmek lazımdır. YPG Fırat’ın batısından çıkarılmıştır ama doğusunda ABD uçaklarının himayesinde yeni köyler kazanmaktadır.
Evet, Türkiye’nin eli güçlenmiştir ama ortada bir “zafer” yoktur, nereye varacağı belirsiz bir yolun ortasındayız…
Kerkük ve Musul’u almak, Halep’i “Türk şehri” sanmak gibi duygular, bizi yanıltmamalıdır. Dünyaya da negatif mesaj vermekten başka bir etkisi olmaz. Cumhuriyet’in de, Cumhuriyet dönemi Türk milliyetçiliğinin de amacı “Türkiye’nin genişlemesi” değildir, “Türkiye’nin yükselmesi”dir.
Bu topraklarda gelişmiş ülke olmak… Gelişmiş ülkenin refahına ve gücüne ulaşmak.