Suriye'de Esad rejimine bağlı güçlerle 5 gündür çatışan örgütler ilerleyişini sürdürürken Amerikan medyası da neler olduğunu anlamaya ve anlatmaya çalışıyor.
Wall Street Journal (WSJ), ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nden Aslı Aydıntaşbaş'ın yorumlarına yer verdi:
Rusya zayıfladı, İran zayıfladı, Hizbullah hırpalandı ve tüm bunlar Türkiye'nin hızlıca değerlendirebileceği muazzam bir fırsat yarattı.
WSJ, son gelişmelerle birlikte Suriye'den Türkiye'ye yönelik göçün artacağını tahmin ederken bunun "kayda değer bir siyasi sorun" olduğunu belirtti.
Esad yönetiminin Halep'i kaybetmesinin Suriye'nin geleceği konusunda Ankara'nın daha dominant bir rol oynamasını sağlayabileceği ve bu ihtimalin İsrail'in hoşuna gitmeyebileceği bildirildi.
Esad rejimine bağlı güçlerle silahlı örgütler arasında çatışma 27 Kasım'da Suriye'nin kuzeyindeki Halep ilinin batı kırsalında başladı (AFP)
ABD'nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford şu yorumu yaptı:
Militanlar bir süredir hazır. Tahminime göre Türkler onları zapt ediyordu. Ancak Lübnan'daki ateşkes, Halep saldırısının İsrail'in düşmanlarından biriyle Türkiye arasındaki bir çatışma gibi görünmemesini sağladı.
İsrail'in eski istihbarat yetkililerinden Nadav Pollak da Halep operasyonunun Tel Aviv için yararlı olduğunu söyledi.
Son aylarda yıpranan İran-Hizbullah-Suriye ekseninin bir başka cephede daha önemli bir darbe aldığına işaret ederek odak noktasının İsrail dışına kaydığını vurguladı.
Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nden Andrew Tabler ise "10 yıldan uzun süre önce bölgesel ve uluslararası güçler Suriye'ye müdahale etmişti. Şimdiyse Ukrayna, Gazze ve Lübnan'daki çatışmalar üst üste gelerek Halep'te kesişti" dedi.
Rusya'yla Suriye örgütlere hava saldırılarıyla yanıt verirken siviller de yaralanıyor (AFP)
"Her şeyin bir sonu vardır"
CNN'in bugün yayımladığı analizde "Rusya, İran ve Hizbullah gardını indirince Esad'ın Suriye'yi kontrol ettiği illüzyonu dağıldı" başlığı kullanıldı.
1980 ve 1990'lı yıllarda Halep'te görev yapmış CNN International muhabiri Ben Wedeman'ın imzasını taşıyan yazıda o dönemlerde Suriye lideri olan Hafız Esad için "Sonsuza kadar liderimiz" sloganlarının atıldığı hatırlatıldı.
Hafız Esad'ın 2000'de ölmesiyle yerine geçen Beşar Esad'ın Arap Baharı'nda devrilmeyince bölge ülkelerinden yeniden saygı görmeye başladığı aktarıldı.
Türkiye destekli Sünni örgütler, ABD, YPG'nin ağırlıkta olduğu ABD destekli milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yanı sıra İran, Lübnan Hizbullahı ve Rusya'ya bağlı güçlerin Suriye topraklarında yer aldığı vurgulandı. Tüm bunlara rağmen Esad'ın ülkeyi kontrol ettiği görüntüsünün sağlandığı belirtildi.
Ben Wedeman, Heyetu Tahriru'ş Şam'ın liderliğindeki son operasyonla birlikte bu manzaranın illüzyondan ibaret olduğunun görüldüğünü savundu.
Silahlı örgütlerin Halep ve İdlib'in ardından Hama'ya ilerlediği ifade edilirken Hafız Esad'ın 1982'de Müslüman Kardeşler'in başlattığı ayaklanmayı bastırma amacıyla burada katliam yaptığı anımsatıldı.
Esad'ın en büyük destekçileri Rusya, İran ve Hizbullah'ın çatışmalarla boğuşmasının en bariz açıklama olduğu bildirildi. Esad ailesinin 1971'den beri iktidarı elinde tutmasına işaretle "Her şeyin bir sonu vardır" dendi.
Independent Türkçe, CNN, Wall Street Journal
Derleyen: Eren Umurbilir