Yeni Türkiye ve AK Parti Kongresi -1-

Nasuhi Güngör

AK Parti kongresi, yakın geleceğin siyasi mimarisine dair önemli mesajlar taşıyor.

Dün Ankara’da gerçekleşen kongrenin, hayli coşkulu, kalabalık ve neredeyse son anına kadar katılımcıların salonda yer aldığı bir atmosferde geçtiğini aktaralım önce. Gençlerin katılımı da hayli yüksekti.

Söz gençlerden açılmışken parti yönetiminde iki önemli koltuğa gençlik kollarından isimlerin gelmesi değişime dair en güçlü mesajlardan biriydi. Genel sekreter Eyüp Kadir İnan, Teşkilat başkanı ise Ahmet Büyükgümüş oldu. Parti içinde teşkilatlar üzerinde olumlu etkisi yüksek bir hamle bu. Aynı zamanda rekabetin önünün açık olduğunun da ifadesi.

Kongrenin hem mevcut listeleri, hem de geleceğe dair mesajları üzerinden değerlendirmesine gelince. Bunu birkaç ayrı başlıkta ve peş peşe iki yazıda ele almak istiyorum.

KURULUŞ KODLARI VE AK PARTİ

Öncelikle 2015 sonrasında şekillenen, 2016’daki hain darbe girişiminin ardından hızlanan ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ortaya çıkmasıyla siyaseten ete kemiğe bürünen sürece dikkat çekmek istiyorum.

AK Parti ve MHP arasındaki Cumhur İttifakı, siyasi kodları itibarıyla muhafazakar-milliyetçi bir blok oluşturdu. Kuşkusuz tarafların kendi geçmişlerinden bu ittifaka getirdiği katkılar, nadiren yaşadıkları görüş ayrılıkları, aradan geçen 10 yıl boyunca ortak politikalar üreten bir nitelik kazandı.

AK Parti’nin kuruluş öncesinde yaşadığı süreçte edindiği tecrübe ve iktidara geldiği andan itibaren ortaya koyduğu çerçeve; geçmişin kodlarından tamamen kopmayan, ancak siyaset tarzı, yaklaşım ve yöntem itibarıyla ideolojik bagajları geride bırakan bir yönde ilerledi.

Tam da bu nedenle geniş kesimlerin, birbirinden farklı düşünce ve arayışların kesişme noktası oldu. Aradan geçen zaman diliminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetleri, hak ve özgürlükler merkezli muazzam devrimlere imza attı.

Bugüne hızlı gelmek için ayrıntılara girmiyorum. Devamında özellikle FETÖ kalkışmasıyla başlayan süreç, Türkiye’nin etrafındaki tehditlerin kazandığı yeni boyutlar, siyasetin önüne yeni soru ve sorunlar getirdi. Cumhur ittifakına gelen akışın arka planında buna benzer pek çok dinamik var.

TÜRK DÜNYASI İÇİN BAŞKANLIK

Bugün kimileri tarafından sıradan işler gibi gösterilmek istense de; hatta bunların bir kısmı TÜSİAD gibi en kritik dönemlerde hak ve özgürlüklerin değil, vesayet güçlerinin yanında saf tutan yapılara destek olacak kadar “sıra dışı” davransa da; toplumsal hafıza yaşadığı acıları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği büyük devrimleri unutmadı.

Dün gerçekleşen kongrenin, bahsettiğim milliyetçi-muhafazakar çizgiyi daha da perçinlediğini düşünüyorum. Bunu sadece İYİ Parti’den katılan isimler üzerinden okumak eksik bir yaklaşım olur. Ancak o katılımların bize verdiği profilin de sözünü ettiğim sürecin parçası olduğunu söyleyebilirim.

İki vurguyla devam etmek istiyorum.

Birincisi dün AK Parti’ye katılan Prof.Dr Kürşad Zorlu, önce MKYK’da, ardından MYK listesinde yer buldu. Kongredeki tüzük değişikliği ile kurulan Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanlığı’na getirildi. Kürşad Hoca’yı tanıyorum, pek çok yayında birlikte olduk. Milliyetçi camianın önemli entelektüellerinden. Hem başkanlığın kuruluşu, hem de onun bu makama getirilişi Yeni Türkiye açısından önemli mesajlar içeriyor.

İkinci vurgu tam da bu mesajlara dair. Bir yandan İmralı çağrısını şekillendiren Türkiye, diğer yandan Türk dünyasına dair yeni bir ufkun kapısını aralıyor. İkisini yan yana okumak önemli.

HANGİ MİLLİYETÇİLİK

Burada asıl önemli nokta, milliyetçilik tanımının çok daha geniş anlamlar içermesi. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türklerin, Kürtlerin ve Arapların barış içinde yaşayacağı bir dönem”den söz etti. Bunun anlamı çok açık. Türkiye siyasi sınırlarına hapsedilmiş bir anlayışla değil, çok daha geniş bir coğrafyaya hitap eden bir söylemle hareket ediyor.

Bunu şöyle tanımlıyorum. Misak-ı Milli sınırlarını esas alan, ancak etki alanı çok daha geniş olan bir milliyetçilik. Dışlayıcı ve ideolojik değil, kuşatıcı. Dolayısıyla söz konusu tanımı, Türkiye’deki tartışmaların içinde boğarak anlamak mümkün değil.

Kongrenin mesajları bunlardan ibaret değil. Yarın devam edeceğim. Çünkü AK Parti, siyasal söylemini geniş katılımlara açık tutan bir zeminde inşa ediyor.