1. YAZARLAR

  2. Ahmet Taşgetiren

  3. Suriye’de Alevileri korumak
Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Suriye’de Alevileri korumak

A+A-

Türkiye’de bir ara devreye giren “Alevi Çalıştayları”nı çok önemsemiştim. “Alevi sorunu”nu, Sünni kadrolardan oluşan bir iktidarın çözmesini CHP’nin çözmesinden (O zaman CHP Genel Başkanı Alevi kimlikli Kılıçdaroğlu idi) daha önemli bulmuştum. Böyle bir çözümün, tarihi süreç içindeki Sünni – Alevi gerilimini gidermekte de etkili olacağı düşüncesindeydim. 7 Çalıştay oldu, sorun çözülmedi. Sonraları iktidar Alevi – Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adıyla bir yapı oluşturdu, o da kimi Alevi çevrelerde karşılık bulmadı.

Suriye’de Lazkiye çevresinden gelen haberler, tıpkı Rojava’dan gelen haberlerin oluşturduğu “Dış Kürt” gerçeği gibi bir de “Dış Alevi” gerçeği bulunduğunu ortaya koydu.

Sivas’tan kendisini Alevi olarak tanıtan bir hanımefendi aradı, “Ankara’da Suriye İçin İnsan Hakları İnisiyatifi adıyla bir yapı oluşturulduğunu, Suriye’den iyi haberler gelmediğini, bazı dezenformasyonlar olma ihtimaline rağmen, gelen haberlerin Alevi sivil halka yönelik büyük insan hakları ihlalleri bulunduğunu ortaya koyduğunu, bunlara karşı Türkiye’de Aleviler adına tepki vermenin yeni gerilimlere sebebiyet vereceğini, onun için “vicdanlı bir insan olarak” bu meseleye sahip çıkabileceğimizi umduğunu…..bunun Türkiye’ye konunun daha sağlıklı anlatımına imkan vereceğini” söyledi…

Ona göre de “Suriye Alevileri Türkiye Alevilerinden farklıydı, ama bir tür akrabalık da söz konusu idi… Kaldı ki sırf insani hassasiyetle orada olanla ilgilenilmesi gerektiğini” ifade ediyordu.

Ayrıca “Alevilerin silâhlarını yeni yönetime teslim ettiğini, yönetime silâhlı direniş gösteren Esed yanlılarına yönelik operasyonların, Alevilere karşı kıyıma da yönelebildiğini” söylüyor, Şara yönetimini Türkiye’nin uyarabileceğini düşünüyordu.

Konu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından da seslendirilmiş bulunuyor.

Tabii ki Suriye’de olan biten her olaya Ankara’nın müdahale etme imkânı bulunmayabilir. Ama Şâra yönetimi ile Ankara’nın ilişkilerinin iyi olduğu, ayrıca Suriye Milli Ordusu gibi Türkiye’nin inisiyatifinde oluşan yapının yeni Suriye Ordusunun önemli parçası olduğu biliniyor. Yani oradaki askeri operasyonlar gelip sonunda Türkiye’nin önüne sorun olarak konabilir.

Beni arayan hanımefendi gelen haberlerde “Dezenformasyonlar” bulunabileceği kaydını düştü zaten. Ama 250 civarında insanın öldüğü haberleri de uluslararası ajanslar tarafından dünya kamuoyuna servis ediliyor. Bir süre sonra bunlar dezenformasyon olmaktan çıkar, yeni Suriye yönetimi “insan hakları ihlâli” ile boy hedefi haline gelir. Bu haberlere eşlik eden görüntüler HTŞ’nin eski uygulamaları ile birleşince de “Suriye’de Cihatçıların Alevi katliamı” manşetlerini görmek işten bile değil.

Ahmed el Şâra bir açıklama yaptı iddialarla ilgili. Açıklamada olayları "bazı rejim kalıntılarının bilmedikleri yeni Suriye'yi sınamaya kalkışmak" olarak niteledi, onlara hitaben "Biz, sizin harap ettiğiniz bu ülkeyi yeniden inşa etmek isteyen bir halkız ve kimsenin kanını dökmek gibi bir amacımız yoktur. Biz şerefimizle savaşan bir milletiz, siz ise şerefsizce savaşanlarsınız." dedi. Bu arada güvenlik güçlerini “aşırı tepki vermeme” noktasında uyararak “Bizi düşmanımızdan ayıran husus, ilkelerimize olan bağlılığımızdır" şeklinde konuştu.

Bu ifadelerden askeri operasyonlarda “aşırı tepki” şeklinde bir hadisenin olduğu da anlaşılıyor. Ayrıca Şâra’nın açıklamasında güvenlik güçlerine yönelik şöyle bir uyarı daha var; diyor ki:

"Size şunu hatırlatırım, Allah, esirin mertebesini yetim ve yoksulun mertebesine eş tutmuştur. 'Onlar, kendi istekleri ne kadar çok olursa olsun, muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler.' (Kur'an-ı Kerim ayeti). Allah, esiri iyilik ve merhamet gösterilecek bir konuma yerleştirmiştir. Bu nedenle esirin aşağılanması veya dövülmesi uygun değildir. Bu Allah'ın emrine ve ardından ülkenin yasalarına aykırıdır."

Bu ifadelerden de bazı insanların “Esir” olarak alındığını ve onlara “kötü muamele” yapıldığını anlıyoruz. “Kötü muamele” o medyaya düşen insanlık dışı görüntülerdeki muamele midir? Ve bunlar Kur’an’ın uyarısı hatırlatılınca sona erdirilebilecek vahşet örnekleri midir?

Ahmet el Şâra HTŞ liderliğinden gelme ve HTŞ, uluslararası kayıtlardaki “Terör örgütü” tanımlamasından kurtulmuş değil. HTŞ üzerinden yeni Suriye yönetimine yönelik her türlü karalama yapılabilir. Şu an Suriye’deki oturmamışlık da her türlü provokasyona uygun zemin oluşturuyor.

Belli ki Suriye’deki her şey Türkiye’yi ilgilendirecek. Kürtler bakımından da, Aleviler bakımından da, Arap nüfus bakımından da…. her türlü uygulamanın ve oluşan pozisyonun Türkiye’ye yansıması olacak.

İçerde ciddi demokrasi – insan hakları - hukuk sorunlarımız var, bunlar yoğun tartışmalara sebep oluyor, ama “Türkiye Türkiye’den daha büyük” söyleminin, hamaset boyutu dışında bir de “sorunlar” halinde ülkenin önüne çıkardığı handikaplar var.

Alın işte komşulardaki etnik aidiyetler, mezhebi aidiyetler bir şekilde sorun halinde sizden çözüm istiyor. “Türkiye Türkiye’den büyük” mottosunu, içerde yürek darlığını gidererek, herkesi kucaklayarak, dışardaki “gönül coğrafyası”nı hakikaten “Gönül coğrafyası” haline getirerek ete – kemiğe büründürmek mümkün.

Özgür Özel’in duyarlılığını yabana atmamak lazım. Türkiye’deki Alevilerin Suriye’den gelen haberleri nasıl okuduğunu da görmezden gelmemek lâzım. Tıpkı Türkiye’deki Kürtler’in Suriye’den gelen haberleri nasıl okuduğuna kulak kabartmak gibi…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.