1. HABERLER

  2. MAKALELER

  3. Suriye’de Kürtlerin Geleceği ve Roj Peşmergesinin Rolü
Suriye’de Kürtlerin Geleceği ve Roj Peşmergesinin Rolü

Suriye’de Kürtlerin Geleceği ve Roj Peşmergesinin Rolü

Bölgesel aktörler Türkiye ve İran’ın yanı sıra Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Suriye’de Kürtlerin geleceğiyle ilgili konuşuyor, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio da, Fransa Cumhurbaşkanı Macron da.

A+A-

Muhammet KURŞUN - perspektif

Suriye’de 8 Aralık’ta yaşanan devrim tüm etnik, dinî ve mezhebî bileşenler için yeni bir sayfa anlamına geliyor ancak geçmişten bu yana yaşananlar nedeniyle en fazla Kürtler konuşuluyor. Suriye’de Kürtlerin geleceği, statüsü, üzerlerindeki “terör” gölgesi ve kendi aralarında sağlanamayan birlik hem bölge ülkelerinin hem de küresel güçlerin gündeminde. 

Bölgesel aktörler Türkiye ve İran’ın yanı sıra Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Suriye’de Kürtlerin geleceğiyle ilgili konuşuyor, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio da, Fransa Cumhurbaşkanı Macron da. 

Dışarıda Suriye’deki Kürtlerin geleceği hararetle konuşulup tartışılırken içeride ise SDG/PYD dışındaki Kürtlerin siyasi ve askerî sürecin neresinde yer alacağı konusu üzerinde duruluyor. Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) nerede duracağı ve ona bağlı olarak kurulan Roj Peşmergesi/Leşkerê Roj’un oynayacağı rol, Suriye’deki dinamikler açısından oldukça belirleyici bir etkiye sahip olacaktır. 

Suriye ve Irak’ın Ortak Kaderinin Kürtlere Etkisi

Suriye’nin kaderi her açıdan Irak’a çok benziyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Irak İngilizlere, Suriye ise Fransızlara bırakıldı ve iki ülkeye de Haşimi ailesinden krallar atandı. İki ülke de 63’te Baas’lı subayların darbesine maruz kaldı ve büyük katliamlar yaşandı. Mısır’da Cemal Abdunnasır’ın himaye ettiği Suriye ve Irak Baas’ı 60’lı yıllarda birleşmeyi de tartıştı. Iraklı yöneticiler de Suriye’dekiler de Cemal Abdunnasır’ın etkisinde hareket etti. 

Saddam Irak’ta 1979’da resmen devlet başkanı seçilmiş olsa da yönetimin iplerini ele geçirmesi 1968’de başlar ve 1970’te artık devrim konseyinin başı olarak ülkeyi yönetir. Kürtler ile olan çatışmaları sona erdirmek için 11 Mart 1970’teki özerklik anlaşmasını da Molla Mustafa Barzani ile Saddam Hüseyin imzalar. Hafız Esed’in Suriye’de ipleri ele alması da aynı tarihlere denk gelir. Esed 1970’ten itibaren Suriye’nin mutlak hâkimi olmuştur. 

Suriye ve Irak’ın ortak kaderi, burada yaşayan Kürtlerin de 1946’ya kadar kültürel, siyasi ve askerî alanda benzer süreçleri yaşamalarını beraberinde getirdi. Irak 1932’de bağımsızlığını kazandığı tarihten günümüze kadar Kürtlerle sorun yaşadı. Büyük aşamalar katedilmiş olsa da bir türlü çözüme kavuşmadı. Suriye’de ise durum biraz farklı oldu. Oradaki Kürtler siyasi yapılarını 1935’lere kadar devam ettirmiş ve daha sonra kültürel çalışmalara yönelmiştir. 

Suriye’de Kürt hareketlerinin Irak’takine göre çok zayıf ve silik kaldığını görüyoruz. Bunun nedeni Irak ve Türkiye’deki Kürtlerin etkisinde kalmalarıdır. Örneğin Hafız Esed, Öcalan’ı himaye ederken kendi Kürt’üne göz açtırmamıştır. Hakeza Celal Talabani’ye 1975’te askerî, siyasi, diplomatik ve ekonomik destek sağlayarak KYB’yi kurdururken Suriye’de yüz binlerce Kürt’e kimlik dahi vermemiştir.

Suriye Kürtlerinin Çıkmazı ve Irak Kürtlerine Göre Dezavantajları

Hâlihazırda Suriye’de Kürtler bağlamında yaşanan tartışmalar da, oradaki Kürt yapıların Irak’takine benzer bir statüye kavuşma arzusunda düğümlenmektedir. Fakat burada temel bir açmaz var; Suriye’deki yapının Türkiye başta olmak üzere uluslararası kamuoyunun terör örgütü kabul ettiği PKK ile ilişkisi. YPG/SDG/PYD’nin PKK ile ilişkisi ve Öcalan’ın “önderliğini” benimsemesi Türkiye için “kırmızı çizgi” ve onlarla DAEŞ’e karşı mücadele ekseninde ittifak kuran küresel güçlerin de yer yer elini kolunu bağlayan bir faktör. 

PYD, 2011’den sonra sahneye girdiği Suriye iç savaşında birçok politika değişikliğine gitti ve yeni isimler aldı. Diğer Kürt gruplarıyla zaman zaman çatıştı, yeri geldi anlaşmaya çalıştı, bazen de DAEŞ’e karşı ittifak yaptı, fakat askeri alanda ikinci bir yapının varlık göstermesine izin vermedi. ABD’nin DAEŞ’e karşı mücadeleyi öncelemesi ve buraya odaklanması da SDG/YPG’nin diğer Kürt gruplarına karşı orantısız güç elde etmesine yol açtı. 

PYD/YPG’nin DAEŞ’e karşı savaşla uluslararası destek alması Kürtler arası birlik ve ortak hareket etme gibi arayışları da rafa kaldırdı. PYD, KDP’ye yakın Kürtlerin oluşturduğu Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile 2012’de Erbil ve 2014’te de Duhok’ta iki ayrı anlaşma imzaladı. O dönem Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı olan Mesud Barzani’nin gözetiminde varılan anlaşmaya göre Suriye’nin kuzeyindeki siyasi ve askerî yönetim ortak bir şekilde oluşturulacaktı. 

Bugün PYD’nin etkili yöneticilerinden olan Aldar Halil’in 22 Ekim 2014’te Duhok’ta basın toplantısında ilan ettiği anlaşmada şu maddeler yer alıyordu: “Demokratik ortaklığa dayalı bir sistem uygulanacak. Şu anki demokratik özerklik sisteminin geliştirilmesi ve bölgedeki tüm unsurların, terör örgütü DAEŞ’e karşı savunma hattında yer alması karara bağlandı. İki taraf da Rojava’yı savunacak ve bunu bir görev olarak kabul edeceklerdir. Halkın savunulması için bütün imkânlar seferber edilecek ve herkes üzerine düşeni yapacak.”

Anlaşmada 30 kişilik siyasi karar mekanizmasının oluşturulması kararlaştırılmıştı. Bunların 12’si PYD’den, 12’si de ENKS’den, geriye kalan altısı da seçilen 24 kişi tarafından belirlenecekti. 

SDG/YPG’nin Yerine Roj Peşmergesi mi?

PYD ile ENKS’nin bu kapsamda üzerinde uzlaşmaya vardığı konulardan bir tanesi de yazının konusu olan Roj Peşmergesinin Suriye’ye dönüşüydü. Anlaşma hayata geçseydi Roj Peşmergesi Suriye’ye dönecek ve askerî güç sadece PYD’nin kontrolünde olmayacaktı, PKK’nın etkisi de bugün olduğu gibi artmayacaktı. 

Peki kimdir bu Roj Peşmergesi ya da diğer adıyla Leşkerê Roj?

Roj Peşmergesi, 2011’deki Suriye iç savaşından kaçarak Irak Kürdistan Bölgesi’nin Duhok, Erbil ve Süleymaniye kentlerine sığınan Suriyeli Kürtlerin DAEŞ’e karşı savaş için oluşturduğu askeri yapıdır. 

IKBY İçişleri Bakanlığı’na bağlı Özel Zerevani Birliklerinin kontrolünde faaliyet yürüten Roj Peşmergesinin sayısı 15-20 bin olarak tahmin edilmektedir. Resmiyette ENKS’nin askeri kanadı olarak kabul ediliyor. 

Roj Peşmergesi, DAEŞ’e karşı çatışmaların yoğunlaştığı süreçte adını duyurdu ve Şengal, Zummar, Musul Barajı ve Başika cephelerindeki savaşlarda etkin bir rol oynadı. Şengal ve etrafı Kasım 2015’te DAEŞ’ten temizlendikten sonra Roj Peşmergesi Irak ile Suriye sınırına yerleştirildi. 

DAEŞ savaşından sonra adı Leşkerê Roj (Rojava Ordusu) olarak değişen grup, hâlihazırda Duhok ve ona bağlı bölgelerde Özel Zerevani Birliklerinin kontrolünde varlığını sürdürüyor ve ENKS ile PYD arasında yapılan görüşmelerde en kritik konu olarak masadaki yerini koruyor. 

Roj Peşmergesi, Erbil ile Bağdat arasındaki bütçe ve memur maaşları tartışmalarında da gündeme gelen ve Irak hükümetinin maaşları ertelemek için öne sürdüğü gerekçelerden biri. Bağdat, IKBY’deki güvenlik gücü sayısına itiraz ediyor ve 15-20 bin dolayındaki Roj Peşmergesinin da maaşının talep edildiğini savunuyor. Erbil yönetimi ise bunu kabul etmiyor ve Roj Peşmergesinin güvenlik gücü sayısına dahil edildiği iddialarını reddediyor. 

KYB ve ona yakın Süleymaniye basını da bu konuyu ve Bağdat’ın tezlerini işliyor. KYB’liler, KDP’nin Roj Peşmergesini kendi askeri gücünü artırmak için bir “koz” olarak kullandığını öne sürüyor. 

Roj Peşmergesinin Suriye’nin Geleceğinde Oynayacağı Rol

Roj Peşmergesinin IKBY’deki iç rekabete artık konu olmaması ve Erbil-Bağdat arasında sorun olmaktan çıkması için ENKS ile PYD/SDG arasında anlaşmaya varılması ve Türkiye’nin de kabul edebileceği bir şekilde Suriye Ordusu’na dahil olması gerekiyor. Buna ilişkin muhtelif iddialar ortaya atılsa da şu ana kadar somut bir formül üzerinde uzlaşı sağlanmış değil. 

Suriyeli Kürtlerin oluşturduğu Roj Peşmergesinin Suriye Ordusu’nun bir parçası olarak Afrin, Tel Abyad ve Rasul Ayn gibi bölgelerin yanı sıra sınır hatlarına da yerleştirilebileceği masada konuşulan alternatifler arasında yer alıyor. Son günlerde konuşulan Barzani’nin Şam ile Kamışlı arasında arabuluculuk rolü oynadığı yönündeki haberler de bu alternatifleri biraz daha görünür kılabilir. 

Suriye’deki gelişmelerin ve Kürtlerle ilgili görüşmelerin Erbil yönetiminden habersiz yapıldığını ve Barzani’nin bu süreçlerde rol oynamadığını düşünmek gerçekçi değil. Roj Peşmergesi konusunun da masada olmadığını söylemek saha gerçekliğiyle bağdaşmaz. Bu durumda Ankara’nın, Şam’ın ve Erbil’in konsensüsüyle ABD’nin de karşı çıkmayacağı bir şekilde Roj Peşmergesine bir rol verileceğini söyleyebiliriz. Bu üç merkezin onaylayacağı formülün SDG/PYD tarafından reddedilmesi söz konusu olamaz. 

Son günlerde KDP/IKBY ile SDG/PYD arasında kurulan irtibat ve KDP lideri Mesud Barzani’nin Suriye özel temsilcisi Hamid Derbendi’nin Mazlum Abdi (Kobani) ile Kamışlı’da görüşmesi, Barzani’nin mesajını iletmesi ve ardından Abdi’nin de Barzani ile bir araya gelmesi, yukarıda anlattığımız formülleri ve alternatifleri biraz daha ete kemiğe büründürüyor.

Hem Kürtlerin dışındaki aktörler hem de Kürtler kendi aralarında “uygun bir çıkış” için masadaki tüm alternatifleri değerlendiriyor ve herkesin razı olabileceği bir model üzerinde çalışıyor. Bu süreç Türkiye’de Öcalan ile yürütülen silahsızlandırma ve Kandil’in buna karşı geliştireceği tavırdan da bağımsız düşünülemez şüphesiz. Roj Peşmergesinin akıbeti de Kürtler içi ve Kürtler dışı uzlaşmalara bağlı.

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.