Suud’daki rezillik
Kuruluş ruhunda Vahhabilik vardı. İslâm’ın en katı yorumlarından biriydi. Bir ucu Selefiliğe çıkmıştı. Vahhabiliğin de Selefiliğin de içi farklı biçimlerde dolduruluyordu. Bir boyutunda tekfircilik vardı. O boyutta nerede ise tekfirden kendini kurtaran yoktu. Tekfir kılıcı, öncelikle Müslümanları biçiyordu.
Kabristanlara savaş açılmıştı. Sahabe mezarları dahil. Medine’de, Peygamber’in arkadaşlarının defnedildiği Baki mezarlığının isimsizliğe mahkûm edilmesi, bu anlayışın uzantısı idi. Hazret-i Peygamberin kabrinin ziyareti bile bu Vahhabi gölgesini taşıyordu.
O dünyayı kadınların otomobil kullanmasının yasaklığı ile de hatırlar herkes.
İşte o dünyada bir süredir bir şeyler oluyor. Veliahd Prens Muhammed Bin Selman’ın etkisinin arttığı, hatta tek belirleyici haline geldiği bir ülke Suudi Arabistan. Onu, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da Suud konsolosluğunda hunharca katledilmesi olayında baş sorumlulardan birisi olarak biliyoruz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.