1. YAZARLAR

  2. Mensur Akgün

  3. Trump ne istiyor?
Mensur Akgün

Mensur Akgün

Trump ne istiyor?

A+A-

Trump MAGA Amerika’nın MAGA başkanı olmak, zafiyetlerden fırsat çıkartmak, Çin’le yarışabilmek için Rusya’yla barışmak, İngiltere ve Kanada da dahil müttefiklerinin kendisini ve ülkesini kullanmasını engellemek istiyor. O tam bir sıfır toplamlı oyun adamı. Karşısındakinin her kazancını kendi kaybı olarak görüyor, görece kazançlara inanmıyor.

Üslubu da yöntemi de tatsız. Muhataplarını aşağılamaktan, bazen de azarlamaktan, tatsız şakalar yapmaktan, diplomasiyi canlı yayına taşımaktan haz alıyor. Ancak politikası tutarlı. Hedefi Ukrayna’daki savaşı bitirmek, dünyayı nükleer bir savaşa sürükleyebilecek maceralardan kaçınmak. Ayrıca Ukrayna’da dahi ilerleyemeyen Rusya’nın Avrupa’ya saldıramayacağını biliyor.

Beklentisi Avrupa’nın kendisini savunması, Rusya ya da başkasının saldırısını caydırmak için silahlanması. Başka yerlere yaptığınız harcamaları kısın, güvenliğinize yatırım yapın diyor. Savaşı uzatacak her türlü teşebbüse de karşı. Rusya’nın Ukrayna’ya neden saldırdığının, Normandiya Formatı’nın neden işe yaramadığının da farkında.

Ukrayna’nın daha ziyade Rusların yaşadığı kısmından taviz vererek, Rusya’ya benim gözüm artık sende değil diyerek bu savaşı sonlandırmak arzusunda. Pek çok Avrupalı lider de aslında artık aynı kanıda. Korkuları ateşkes sonrasını garantiye alamamak, Rusya’nın yeniden saldırısını önleyememek. Her nedense buna kendi güçlerinin yetmeyeceğini düşünüyorlar.

Ya da Ukrayna’yı ayakta tutma külfetine katlanmak istemiyorlar. Öncelikleri Ukrayna’da Amerikan askeri görmek, o da olmazsa etkin garantiler elde etmek. Oysa bu tam da Rusya’nın karşı olduğu şey. NATO’yu, NATO ülkelerini sınırlarına yaklaşmasına, onların orada konuşlanmasına, farklı hamlelerle ilerlemesine razı değil.

Ve her nedense Avrupalı liderler dünkü Guardian’da Stephen Wertheim’ın yazdığı gibi Ukrayna’yı silahlandırmayı pek akıllarına getirmiyorlar. Halbuki Ukrayna Rusya’ya üç yıldır direnebildiyse bu sayede direnebildi. Amerikanın, İngiltere’nin, Türkiye’nin ve diğerlerinin verdiği/sattığı silahlarla savaştı ve topyekün bir Rus istilasını engelledi.

Barış olursa aynı şeyin yine yapılması, bunun iki tarafın da kabul edebileceği bir formülle belirlenmesi, karşılıklı saldırı olasılıklarını sınırlayacak tedbirler alınması mümkün. İmkansızda ısrar edip savaşı uzatmak yerine yeni ve yaratıcı formüllerin denenmesi gerek. Sorun ateşkesin aşamalı olup olmamasında değil savaşın bitmesinde.

Pazar günkü Londra toplantısından da anlaşıldığı üzere Avrupa Amerika’yı kaybetmeye hazır değil. Trump’ı bir şekilde mutlu etmenin yollarını arıyorlar, Zelenskiy’le barışsın istiyorlar. Endişeleri Putin’le Trump’ın 1938 Münih vari bir uzlaşmayla Ukrayna sorunu çözmesi, bu çözümden cesaret alan Putin’in tıpkı Hitler gibi daha da saldırganlaşması. Fakat ne Putin Hitler, ne de Avrupa eski Avrupa. Şartlar çok farklı, Rusya’yı caydırmak şu an ellerindeki imkanla dahi olası.

Zaten yapılacak hiç bir düzenleme de sonsuz barışın garantisi değil. Binlerce yıldır huyu suyu değişmeyen devletler sisteminin temel işleyiş mantığı bir yerlerde iyi bir barış anlaşması yapıldı, Amerika Ukrayna’nın maksimalist beklentilerini karşıladı diye değişmeyecek. Her devlet bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kendi güvenliğini sağlamak için güç dengelerini korumaya, yanlış yerde durmamaya çalışacak.

Zaman zaman da savaşlar çıkacak. Şu an için önemli olan nükleer tırmanma potansiyelini içinde barındıran bu savaşı bitirmek, Rusya ile pazarlık edip saldırganlığını sona erdirmek ve Amerika’yı da Avrupa’da tutmak. Ukrayna’ya yardımı askıya alan Trump’ı fevri kararlar vermeye, Avrupalılar kendi başlarının çaresine baksın, benim imkanlarım üstünden siyaset, daha doğrusu kabadayılık yapmasın demeye teşvik etmemek.

Belli ki Trump kararlı. Onlarla ya da onlarsız bu savaşı bitirmek istiyor. İngiltere, Fransa, Hollanda başta olmak üzere hiç birinin elinde de savaşı sürdürme imkanı bulunmuyor. Bence Avrupa’nın şahin ülkelerinin ve Komisyon Başkanı’nın Rusya’ya işe yaramayan yeni yaptırımlar uygulamak yerine var olan koşullar altında en makul çözümün nasıl olacağını, müzakere zeminini Ukrayna’ya bırakmayı düşünmelerinde yarar var. Türkiye de belki bu sürecin işlemesine, işlemesinin kolaylaştırılmasına katkıda bulunur…

Önceki ve Sonraki Yazılar