1. HABERLER

  2. MAKALELER

  3. Trump Putin ile yaklaştıkça NATO'daki çatlak büyüyor
Trump Putin ile yaklaştıkça NATO'daki çatlak büyüyor

Trump Putin ile yaklaştıkça NATO'daki çatlak büyüyor

ABD Başkanı Donald Trump söz verdiği gibi Ukrayna savaşını bitirmek için hızlı davranıyor. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Avrupa'yı yok sayarak görüşme gerçekleştirmesi tüm dengeleri altüst ederken, Avrupalı liderler Putin-Trump yakınlaşmas

A+A-

David E. Sanger - Steven Erlanger / New York Times

Avrupa'nın öfkeli ve sabırsız Trump yönetimiyle ilk karşılaşmasının sonunda Ukrayna'nın kaderi de dahil olmak üzere pek çok kritik konu belirsiz kaldı. Ancak bir şey çok açık: Batı ittifakında büyük bir gedik açılıyor gibi görünüyor.

NATO içinde yeni bir birlik oluşturan üç yıllık savaşın ardından Trump yönetimi dikkatini başka yerlere odaklamayı planladığını açıkça ortaya koydu: Asya, Latin Amerika, Kuzey Kutbu ve Başkan Donald Trump'ın ABD'nin kritik maden haklarını elde edebileceğine inandığı her yere.

Putin'in hedefi NATO'yu parçalamak

Savunma Bakanı Pete Hegseth ile bir araya gelen Avrupalı yetkililer artık on binlerce ABD askerinin Avrupa'dan çekilmesini beklediklerini söylediler. Tek soru kaç askerin ve ne kadar hızlı çekileceği.
Trump'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le bire bir görüşmelerinde, Moskova'yı Ukrayna'nın beşte birine sahip olacak ve birkaç yıl içinde geri kalanını da almaya hazırlanacak bir konuma getirebilecek şartları kabul etme yolunda ilerlediğinden korkuyorlar. Onlara göre Putin'in nihai hedefi NATO ittifakını parçalamak.

Bu korkular Cumartesi sabahı Münih Güvenlik Konferansı sahnesinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin “Ukrayna arkamızdan yapılan anlaşmaları asla kabul etmeyecektir” açıklamasıyla ortaya çıktı. Zelenskiy daha sonra iyimser bir şekilde, artık savaşa hazır hale gelen Ukrayna kuvvetlerini de içeren bir “Avrupa ordusu” kurulması çağrısında bulundu. Özünde NATO'ya askeri bir alternatif, ABD'nin etkisi -ya da askeri kontrolü- olmaksızın kendi kararlarını verebilecek bir gücü savunuyordu.

Zelenskiy, Putin'in yakında Trump'ı manipüle etmeye çalışacağını öngörerek, Rus liderin yeni Amerikan başkanını Nazi Almanyası'nın yenilgiye uğratılmasının 80. yıldönümü kutlamalarına davet edeceğini öngördü. Avrupalı diplomatlar ile savunma ve istihbarat yetkililerinin tıklım tıklım doldurduğu bir salonda konuşan Zelenskiy, “Putin, ABD başkanını bu yıl 9 Mayıs'ta Kızıl Meydan'da saygı duyulan bir lider olarak değil, kendi performansında bir dekor olarak ayakta tutmaya çalışacak” dedi.

Zelenskiy geçtiğimiz hafta kapalı kapılar ardında Trump yönetimi yetkilileriyle farklı türde bir yüzleşme yaşadı: İki Avrupalı yetkiliye göre, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de Hazine Bakanı Scott Bessent ile görüştükten sonra, ABD'nin geçmişte ve gelecekte savaşa verdiği desteğin karşılığı olarak grafit, lityum ve uranyum da dahil olmak üzere Ukrayna'nın tüm maden kaynaklarından %50 pay almasını öngören sıra dışı bir teklifi reddetti.

Zelenskiy, Vance ile görüşmesinin ardından Münih'te yapılan gergin müzakerelere atıfta bulunarak, yönetimin teklifinin Rusya'nın yeni bir işgal girişiminde bulunması halinde ülke için hiçbir güvenlik garantisi içermediğinden yakındı, “Güvenlik garantileri netleştiğinde kârın nasıl dağıtılacağını düşünebiliriz” dedi.

Güvenlik garantisi kilit önem taşıyor çünkü Ukraynalılar ABD ve İngiltere'nin Soğuk Savaş'ın sonunda Ukrayna'nın topraklarındaki Rus nükleer silahlarından vazgeçtiği zaman imzalanan bir anlaşma uyarınca ülkeyi koruma yükümlülüklerini yerine getirmediğine inanıyor.

Ancak Avrupalı diplomatlar, müzakerenin sömürgecilik koktuğundan, Batılı ülkelerin koruma karşılığında daha küçük ulusları meta olarak kullandığı bir sömürü döneminden şikayet ettiler.

Geçtiğimiz üç gün boyunca Münih Güvenlik Konferansı'ndaki açık tartışmaları ve akşam yemeklerinde ve koridorlarda yapılan açık sözlü konuşmaları dinlemek, kriz ve kafa karışıklığı içindeki bir ilişkiye tanıklık etmek anlamına geliyordu.

NATO müttefiklerinin dünyanın en büyük ve en başarılı askeri ittifakının 75. yıldönümü için Washington'da bir araya geldikleri tarih Temmuz ayıydı. Yetkililer Trump'ın yeniden seçilmesinin sistemi zorlayacağını bilseler de, çabanın hem şiddeti hem de hızı karşısında şaşkına döndüler.

Senatör Jeanne Shaheen, Trump'ın ilk savunma bakanı ve başkan yardımcısına atıfta bulunarak, “General Mattis ve Mike Pence'in 2017'de ilk kez burada yaptıkları konuşmaları karşılaştırın” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Müttefiklerin birlikte neler yapabileceğine dair güvence ve tartışmalarla doluydular. O zaman bu hafta Pete Hegseth ve JD Vance'i dinleyin. Amaçlarının bölünme yaratmak olduğunu hissediyorum”

Aslında Trump'ın Ukrayna özel temsilcisi Keith Kellogg Cumartesi günü Münih'te yaptığı konuşmada Avrupa'nın müzakere masasında olmayacağını açıkça ifade etti. Rusya ve Ukrayna arasında ABD'nin “arabulucu” rolünü üstlendiği bir müzakere öngörüyordu.

Trump'ın Ukrayna için net bir planı şimdilik yok

Bu müzakerenin nasıl sonuçlanacağının belirsizliği - ve Rusya'nın bir sonraki hamlesinde daha küçük bir NATO ülkesini hedef alması durumunda Avrupalıların ABD'nin kendilerini savunacağına güvenip güvenemeyecekleri - Avrupalıları endişelendiriyor. Ancak Trump yönetiminin Ukrayna için net bir planı olmadığı da açık, en azından şimdilik.

Hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi başkanlara üst düzey ulusal güvenlik pozisyonlarında hizmet vermiş olan Douglas Lute, "Trump'ın Ukrayna stratejisini merak edenler, rahatlayın. Ortada bir strateji yok" sözlerini kaydetti.

Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot Pazar günü France Inter radyosuna verdiği mülakatta, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un “başlıca Avrupa ülkelerinden” Ukrayna'daki savaşı ve Avrupa'nın güvenliğini görüşmek üzere Pazartesi günü Paris'e gelmelerini istediğini söyledi.

Élysée Sarayı'ndan Pazar günü yapılan açıklamada toplantının gayrı resmi olacağı ve Almanya, İngiltere, İtalya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka hükümet başkanlarını kapsayacağı belirtildi. Toplantıya Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu başkanlarının yanı sıra NATO şefi de katılacak.

Açıklamada, “Avrupa'da barış ve güvenlikle ilgilenen ortakları bir araya getirme hedefiyle çalışmaları farklı formatlarda devam edecek” denildi.

İngiltere: Avrupa NATO'da daha büyük rol üstlenmeli

Toplantıya katılması beklenen İngiltere Başbakanı Keir Starmer Cumartesi günü yaptığı açıklamada bunun “ulusal güvenlikleri için çok özel bir an” olduğunu ve Avrupa'nın NATO'da daha büyük bir rol üstlenmesi gerektiğinin açık olduğunu söyledi.

Münih'teki pek çok kişi için son birkaç hafta Avrupalıları şimdiden yabancılaştırdı ve Ukrayna'ya silah, yardım ve istihbarat sağlama konusunda son üç yılda yaratılan birliğin çoğunu yok etti.

Bu kırılmanın ne kadar kalıcı olacağını bilmek zor, ancak gelecek hafta yapılacak seçimlerden sonra bir sonraki hükümeti kurması beklenen Hıristiyan Demokrat Birlik partisinin Almanya parlamentosu üyesi Norbert Röttgen gibi bazılarına göre Avrupalılar için dünyanın değiştiğini kabul etmenin zamanı geldi.

“Bu yeni bir gerçeklik, Avrupa'da güvenliğin ABD'nin gerçek bir ulusal çıkarı olduğu yönündeki geleneksel Avrupa-Amerikan politikasından bir kopuş” diyen Röttgen, “Ancak bu yönetim bunu ABD'nin birincil çıkarı olarak görmüyor ve bu temel bir değişim” ifadelerini kullandı.

Röttgen, özellikle Vance'in Cuma günkü konuşmasına dikkat çekti. Konuşmada ortak bağlardan, Ukrayna için bir plandan ya da bir barış müzakeresinin hedeflerinden bahsedilmedi. Bunun yerine Vance, aşırı sağın gücünü kısıtladığı için Avrupa demokrasisine sert bir saldırıda bulundu. Vance daha sonra Elon Musk'ın desteklediği ve kamuoyu yoklamalarında ikinci sırada yer alan aşırı sağcı Alman siyasi partisinin lideriyle bir araya geldi.

Röttgen “Vance'in konuşmasının ruhu düşmanlıktı” dedi.

Trump Putin ile görüşerek Avrupa ile dengeleri bozdu

Trump'ın Putin'i 'kucaklama hızı' da Münih'tekileri şok etti. Biden döneminde strateji, Rus lideri izole etmekti. Trump, müttefiklerine danışmadan Putin ile 90 dakikalık bir telefon görüşmesi yaparak bu yaklaşımı bozdu.

Vance şüpheleri daha da arttırdı. Trump'ın burayı ziyareti sırasında kucakladığı partiler Putin'in kucakladığı aşırı sağcı partilerle aynı ve bu partiler onun saldırgan bir NATO'nun daha geniş bir Rus etki alanını ihlal ettiği söylemini benimsiyor. Bu görüşü benimseyenler arasında yeni ulusal istihbarat direktörü Tulsi Gabbard da vardı.

Avrupalılar şimdi, kendi sınırları söz konusu olsa ve bu sınırları savunmak için en büyük yükü üstlenmeleri beklense bile, kendilerini aktif katılımları olmadan yürütülen bir müzakerede piyon olarak bulabileceklerinden korkuyorlar. Bu durum, bölgesel imparatorlukların ve güçlü olanın diğerlerini pek umursamadan hüküm sürdüğü bir Avrupa'yı ve bir önceki çağın dünyasını anımsatıyor.

AB dış politika şefi ve Estonya'nın eski başbakanı Kaja Kallas, verdiği bir röportajda Trump'ın Ukrayna konusunda Putin'i “yatıştırmasından” endişe duyduğunu ve bunu müzakereler başlamadan önce “saldırgana istediğini vermek” olarak tanımladığını söyledi. Kallas, “Bu yüzden Putin'e istediğini vermemeliyiz çünkü bu sadece daha fazla saldırganlığı davet edecektir” dedi.

Kallas, Trump yetkililerinin karışık sinyaller gönderdiğini söyledi ve “Bu insanlarla odalarda bir araya geldiğimizde, büyük müttefikler olduğumuzu tartışıyoruz. Ancak daha sonra, biraz kafa karıştırıcı olan kamuoyu açıklamalarını da görüyoruz” sözlerini kaydetti.

Avrupa'daki savaş göz önüne alındığında, risklerin yüksek olduğunu söyleyen Kallas, “Bu sadece Ukrayna'nın egemenliği ya da Avrupa'nın özgürlüğü meselesi değil. Bu aslında Atlantik ötesi ve aynı zamanda küresel bir güvenlik meselesi” ifadelerini kullandı.

© 2025 The New York Times Company 

Kaynak: Oksijen

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.