1. HABERLER

  2. MAKALELER

  3. Trump ve Yeni Küresel Mafya Düzeni
Trump ve Yeni Küresel Mafya Düzeni

Trump ve Yeni Küresel Mafya Düzeni

Büyük güçlerin anlaşmalar yaptığı, küçük güçlere zorbalık sergilediği ve güçlünün haklı olduğu bir dünya yaklaşıyor. Trump, hiperaktif işlemler yoluyla Amerikan çıkarlarını daha etkili takip edebileceğini düşünüyor.

A+A-

1945 sonrası kurulan küresel düzen büyük bir hızla dağılmaya devam ediyor. Yıkımın eşiğinde. Bu hafta BM'de yaşanan sıra dışı sahnelerde Amerika, Ukrayna ve Avrupa'ya karşı Rusya ve Kuzey Kore'nin yanında yer aldı. Almanya'nın muhtemel yeni şansölyesi Friedrich Merz, Haziran'a kadar NATO'nun ölmüş olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Büyük güçlerin anlaşmalar yaptığı ve küçük güçlere zorbalık sergilediği, güçlünün haklı olduğu bir dünya hızla yaklaşıyor. Trump ekibi, yaptığı anlaşmaların hem barış getireceğini hem de 80 yıl boyunca bir oyuna getirilmesinin ardından Amerika'yı tekrar süper güç statüsüne taşıyacağını iddia ediyor. Ancak Trump’ın planladığı anlaşmalar, esas olarak dünyayı daha tehlikeli; Amerika'yı da daha zayıf ve daha fakir hale getirecek.

Dünya düzeniyle ilgilenmiyor olabilirsiniz, ancak o sizinle ilgileniyor. Amerika'nın Don Corleone yaklaşımı Ukrayna'da sergilendi. Başlangıçta 500 milyar dolar talep eden Amerikalı yetkililer, sonrasında Ukrayna minerallerini geliştirmek için ortak bir devlet fonu için belirsiz bir anlaşmaya razı oldular. Bu anlaşma karşılığında Amerika'nın Ukrayna’ya güvenlik garantileri verip vermeyeceği büyük bir muamma. [Önceki gün bu konuda Beyaz Saray’da Zelensky ile Trump ve yardımcısı Vance arasında tüm dünyanın izlediği büyük bir kriz yaşandı.]

Amerikan yönetim bir fikirler ve egolar girdabıdır. Ancak Amerikan halkı bir konuda hemfikir: 1945 sonrasının kurallar ve ittifaklara dayalı düzeninde Amerikalılar haksız ticaretle ve yabancı savaşların maliyetiyle kandırılmıştır. Trump, hiperaktif işlemler yoluyla Amerikan ulusal çıkarını daha etkili bir şekilde takip edebileceğini düşünüyor. Her şey kapışılmaya açık: Toprak, teknoloji, mineraller ve daha fazlası. 24 Şubat'ta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Ukrayna hakkında yaptığı görüşmelerin ardından Trump, "Tüm hayatım anlaşmalar," diye açıklamada bulundu. Steve Witkoff gibi Trump'ın iş becerilerine sahip sırdaşları, Suudi Arabistan'ın İsrail'i tanımasından Kremlin'in rehabilite edilmesine kadar uzanan hedefleri birbirine bağlayacak anlaşmaları şekillendirebilmek için başkentler arasında uçuyor.

Bu yeni sistemin yeni bir hiyerarşisi var. Amerika bir numara. Sırada satılacak kaynakları, yaratılacak tehditleri ve demokrasiyle kısıtlanmamış liderleri olan ülkeler var. Vladimir Putin Rusya'yı büyük bir emperyal güç olarak geri getirmek istiyor. Muhammed bin Selman Orta Doğu'yu modernize etmek ve İran'ı devre dışı bırakmak istiyor. Şi Cinping hem kararlı bir komünist hem de güçlü bir Çin için uygun bir dünya isteyen bir milliyetçi. Üçüncü sırada Amerika'nın müttefikleri var, bağımlılıkları ve sadakatleri istismar edilecek zayıflıklar olarak görülüyor.

Topraklar müzakereye açık, 1945 sonrasının kuralları patlıyor. Ukrayna'nın ulusal sınırları Trump ve Putin’in el sıkışmasıyla belirlenebilir. İsrail, Lübnan ve Suriye sınırları 17 aylık savaşla belirsizleşti. Bazı dış güçler buna kayıtsız. Yine de Trump, Gazze'nin yanı sıra Grönland'a da göz dikmiş durumda. Herhangi bir Çin-Amerikan görüşmesinde Şi Cinping de toprak için teklifte bulunabilir, örneğin Tayvan, Güney Çin Denizi veya Himalayalar'daki tavizler karşılığında ihracatı sınırlamayı teklif edebilir.

Ekonomi üzerindeki pazarlık, gümrük vergilerinin çok ötesine geçerek devlet gücü ve iş dünyasının birleşmesine uzanıyor. Bu, “ticaretin en iyi tarafsız kurallarla yönetildiği” fikrinden geri çekilmeye işaret ediyor. Amerika ile Rusya, Suudi Arabistan, Tayvan ve Ukrayna arasındaki ikili görüşmeler petrol üretimi, inşaat sözleşmeleri, yaptırımlar, Intel tesisleri, Elon Musk'ın Starlink uydu hizmetinin kullanımı ve bir çöl golf turnuvasını içeriyor.

Trump’ın etrafındaki yeni anlaşmacı kadro, yaklaşımlarının dünyaya fayda sağlayacağını iddia ediyor. Trump bunun Amerika'nın da çıkarına olduğunu savunuyor. Haklılar mı? Hem Trump hem de küresel güneydeki liderler 1945 sonrası düzenin bozulduğunu söylemekte haklılar. Diplomasi durgunlaştığında, alışılmadık fikirler işe yarayabilir.

Ancak oradan anlaşma yapmayı bir düzenleme ilkesi olarak kullanmaya sıçramak gerekiyor. Uluslararası arenadaki karmaşa son derece ezici: Suudi Arabistan, İran'ı caydırmak için bir savunma anlaşması istiyor ancak Amerika bunu Suudiler İsrail'i tanırsa kabul edebilir. Fakat bu da İsrail ve Filistinlilerin, iki devletli bir geleceği onaylamasını gerektiriyor –ki Trump Gazze'ye barış getirme planında bunu reddetmişti. Diğer taraftan Rusya, petrol yaptırımlarının kaldırılmasını istiyor ancak bu, Suudi Arabistan'ın gelirini azaltabilir ve Hindistan'ın faturalarını artırabilir. Ve benzeri. Bu arada, sınırlar tartışmalı olduğunda savaşlar gelecektir. Hindistan gibi devler bile kendilerini güvensiz hissedebilir. Trump, gücü Amerikan kurumları üzerinden değil kişisel olarak kullanmayı seçtiği için, muhataplarını anlaşmaların kalıcı olacağına ikna etmekte zorlanıyor. Henry Kissinger ile arasındaki en temel fark bu. 

Dünya tam da bu nedenle acı çekecek. Trump'ın farkına varmadığı şey, Amerika'nın da acı çekeceği. 1945 sonrası Amerika’nın üstlendiği küresel rol, ona güvenlik alanında askeri bir yük getirirken ekonomi alanında da açık ticaret uygulamasını gerektiriyordu. Bu, bazı Amerikan endüstrilerine zarar vermiş olabilir. Ancak yine de kazanımlar çok daha büyük oldu. Ticaret, tüketicilere ve ithalat yapan endüstrilere fayda sağlıyor. Dolara dayalı finans sisteminin kalbi olmak, Amerika'ya faiz faturalarında yılda 100 milyar dolardan fazla tasarruf sağlıyor ve yüksek bir mali açık vermesine olanak tanıyor. Amerikan firmalarının yurtdışı işleri 16 trilyon dolar değerindedir. Bu firmalar yurtdışında, rüşvet ve özel imtiyazlar yerine (ki bu, Çin ve Rus firmalarına çok daha uygun bir alışkanlık), makul ölçüde öngörülebilir ve tarafsız küresel ticaret kuralları sayesinde başarılı oluyor. 

Trump, Amerika'nın Avrupa'yı ve belki de Asyalı müttefiklerini kısmen veya tamamen terk edebileceğine inanıyor. Coğrafi olarak bulundukları yerin "ayrılık için güzel bir okyanus" olduğunu söylüyor. Ancak, savaşlar artık uzay ve siberuzayı içeriyor, bu yüzden fiziksel mesafe, Japonya'nın Pearl Harbor'a saldırısının Amerika'nın izolasyonculuğunu sona erdirdiği 1941'dekinden bile daha az koruma sağlıyor. Dahası, Amerika sert güç sergilemek veya vatanı savunmak istediğinde, Almanya'daki Ramstein hava üssünden ve Avustralya'daki Pine Gap sinyal istasyonundan Kanada'nın Arktika'sındaki füze izleme sistemine kadar müttefiklerinin yardımına güveniyor. Trump'ın dünyasında, Amerika artık bunlara özgürce erişemeyebilir.

Hızlı kazanç ve kanunsuzlukla nereye kadar?

Trump'ın etrafındaki yeni anlaşmacı kadro, Amerika'nın pazarlık yaparak istediğini elde edebileceğini varsayıyor. Ancak Trump on yıllardır süregelen bağımlılıkları istismar ettikçe, Amerika'nın nüfuzu hızla azalacaktır. İhaneti sezen Avrupa ve ötesindeki müttefikler güvenlik için birbirlerine yönelecek. Eğer kaos yayılırsa, Amerika yeni tehditlerle ancak elinde kalan sınırlı araçlara dayanarak başa çıkmak zorunda kalacak: Zayıf Amerikan ittifakları ve daha zayıf veya bozuk denetimlerin olduğu bir sistemde Asya nükleer silahlanma yarışını düşünün. Tehlikeli bir zamanda, "dostlar, güvenilirlik ve kurallar", hızlı bir kazançtan daha değerlidir. Kongre, finans piyasaları veya seçmenler Trump'ı geri adım atmaya ikna edebilir. Ancak dünya çoktan kanunsuz bir dönem için planlama yapmaya başladı bile!


Bu yazı The Economist’te 28 Şubat 2025 tarihinde “Donald Trump has begun a mafia-like struggle for global power” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.

Kaynak:Dunyasiyaseti

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.