1. YAZARLAR

  2. Mustafa Karaalioğlu

  3. Türkiye, Suriye’de ne yaparsa kazanır?
Mustafa Karaalioğlu

Mustafa Karaalioğlu

Türkiye, Suriye’de ne yaparsa kazanır?

A+A-

Suriye’de yeni dönem, en başta bu ülkenin talihsiz ve mazlum insanları içini büyük fırsatlar vadediyor. Uzun ve kanlı bir istikrarsızlık döneminin ardından ülkelerinin sahibi olmayı başaran Suriye halkı huzuru hak ediyor. Kendi mücadele azimleriyle, kanlarıyla, canlarıyla hak ettiler bunu. “Rusya, İran sahadan çekildi veya Esad yanlış hesap yaptı; yahut ABD göz yumdu” evet ama Suriye halkı iradesini ortaya koymasaydı sonuç böyle olmazdı. Birçok uluslararası problem vardır ki bütün dünya bir tarafa ağırlık koysa da hâlâ çözümsüzdür. Mesele destek ve göz yumma değil, bunu hak edecek kararlılıktır. Suriye halkı ve o halka liderlik eden gruplar, doğru zamanda, doğru hamleyi yaparak kazandılar. Ülkelerini geri aldılar. Eğer onlar hazır ve kararlı olmasaydı ne ABD fayda ederdi, ne Rusya, ne başka bir ülke… Bundan gayrısı sadece komplo teorisidir.

Dolayısıyla yeni dönem en çok Suriye halkına fırsat sunuyor. Barış içinde, ekonomik kaynaklarına hükmeden ve bütün farklılıklarını gözeten, onlara saygı gösteren, demokratik bir ülke inşası için önlerinde büyük bir fırsat var. Zaten etnik, dini ve mezhepi farklılıklar kaçınılmaz olarak demokrasiyi çağırıyor ve demokrasi olmadan idareyi mümkün kılmıyor. Serbest seçim, adaletli temsil ve temelde de herkesin haklarının teminat altına alındığı bir anayasa şarttır. Böyle bir modelle yaralar çabuk sarılır ve kaybolan yıllar telafi edilebilir. Suriye’nin refahı artar hem de umulmadık hızla artar.

Yeni dönem aynı zamanda Türkiye’ye de Suriye sahası üzerinden fırsatlar sunuyor. Ankara, doğru ve yansız davranırsa Suriye halkına büyük iyilik yapmış olur, dünya sahnesinde de prestij kazanır. Doğru davranış, Suriye’yi bir iç politika malzemesi olarak kullanmadan sansasyonel değil kalıcı etki sağlayacak desteklerle bu ülkenin yeni yönetimine yardımcı olmaktır. Türkiye’nin kazanan olması Suriye’ye halkının kazanmasına bağlıdır; yeni yönetimin başarısına ise doğrudan bağlıdır.

12 yıllık Suriye politikasında yanlışlar, imkansızlıklar, maliyetler ve hayal kırıklıkları oldu ama tarih şimdi Türkiye’nin önüne bütün bunları telafi edecek büyük bir fırsat sunmuş bulunuyor. Batırmayalım…

Süreç çok hızlı gelişti ve Esad’ın bu kadar kolay düşmesine biz de hazırlıksız yakalandık ama sahadaki tecrübe sayesinde yeni döneme en hızlı uyum sağlama potansiyeli yine de Türkiye’de vardır. Şu halde, bölgeyi, dünyayı ve önemlisi de Suriye’yi hesaba katan tutarlı bir politikaya ihtiyaç vardır. Fırsat büyük ama bir gecede kazandığımız imkanı kaybetme riski de büyüktür. Bir sonraki adımı hesap eden bir politika seti mutlaka tasarlanmalıdır. “Kardeş, dost, komşu olmak” sadece verili durumdur, politika değildir. Mesela, “kardeşimiz ve dostumuz olan mülteciler”in gelişinde politikamız yoktu, sonra da olmadı. Şimdi gitme ihtimalleri belirdiğinde, sınırda ayran döner dağıtma dışında da bir hazırlığımız ya da politikamız olmadığı anlaşıldı. Yani, Suriye’nin yeni dönemi için bir planımız olsun, bu durumuna düşmeyelim. Kaldı ki mülteci meselesi Suriye dosyasının sadece bir başlığıdır. Sözgelimi, Kürt meselesini çözmek için de yeni dönem bir fırsattır. Kullanmayı bilene…

Birbirinden çetin problemler var ve çözüm için soğukkanlı, sabırlı bir diplomasi gerekiyor.

Türkiye isterse bunu yapabilir ama dış politikayı seçim ve iç politika malzemesi olarak kullanma hastalığından kaçınmak kaydıyla… Dış politika iç politika malzemesi olmaya devam ederse ne olur? Şunlar olur:

  • Suriye’ye faydamız olmaz. Yeni yönetim, dünyaya açılmak için tek kapısı olan Ankara’dan yararlanamaz.
  • Şu anda tavan yapan itibarı ve güvenilirliği kaybederiz,
  • Kendimize de faydamız olmaz. Bölgede ciddi problemleri olan ülke geçmişimize döneriz. Kendimizi, “dış güçler” hikayesiyle avutmaya devam ederiz.

Bu kadar çok bedel ödenen, bu kadar acı bir tecrübenin ardından; tarihin altın tepside sunduğu benzersiz fırsatın spot ışıkları altında hata yapmak, fırsatı kaçırmak dramatik olur. Hiçbir hikaye de ne bizi ne Suriye halkını teselli edebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar